Corona Virüs Pandemi Sürecinde Online Terapi

online terapi online psikiyatri koronafobi

Koronafobi terimi son aylarda oldukça yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Sokağa çıkma yasağıyla ve medyada Corona Virüsle ilgili uyarıların artmasıyla birlikte birçok kişide yaşam kalitesini ciddi olarak etkileyecek şekilde kaygı düzeyi arttı. Yasakların gevşemesine rağmen hala kaygı düzeyinin yüksek seyrettiğini söyleyebiliriz. Birçok hastanın kaygıları nedeniyle online terapi ve online psikiyatri hizmetlerine yöneldiğini görüyoruz.

Pandemi süreci öncesinde online terapi ya da online psikiyatri hizmetleri fiziksel bir ofisi olmayan uzmanlar tarafından çoğunluğu yurt dışında olan hastalar için sunulan bir hizmet iken, bu süreçte aynı şehirde yaşayan hastalarımızın da evden çıkmak ve toplu taşımı kullanmak istememeleri nedeniyle tercih edilen bir yöntem haline geldi.

Birçok hastada artan anksiyete hali hazırda var olan başka bir anksiyete bozukluğunun şiddetinin artması şeklinde gerçekleşti. Örneğin obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk ve bağlantılı agorafobi, yaygın anksiyete bozukluğu ya da sağlık anksiyetesi bozukluğu vakalarında var olan psikiyatrik rahatsızlık şiddetlendi. Bu görüşümü destekleyen araştırma makaleleri az sayıda da olsa yayınlanmaya başladı (Lee SA, Jobe MC, Mathis AA, and Gibbons JA. Incremental validity of coronaphobia: Coronavirus anxiety explains depression, generalized anxiety, and death anxiety. J Anxiety Disord. 2020 Aug; 74: 102268.) Daha az olarak da olsa şimdiye kadar tedavi olma ihtiyacı duymamış olan bazı olguların bu süreçte artan anksiyeteleri nedeniyle yaşam kalitelerinin bozulduğunu ve online terapist ya da online psikiyatrist arayışına girdiklerini gözlemledim.

Koronafobi terimini daha önce var olan başka psikiyatrik bozuklukların alevlendikleri durumlardan ziyade başkaca bir psikiyatrik rahatsızlıkları olmayıp virüs bulaşma korkusuyla “yeni normal” olarak adlandırılan sürece adapte olamayacak derecede aşırı önlem almak zorunda hisseden ve yasakların kalkmasına rağmen halen evden çıkamayan vakalar için kullanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. “Yeni normal”e adapte olan bu durumdakiler için bazı önerilerim olacak.

Yasakların kalkmasından sonra kendinize yeniden rutin bazı alışkanlıklar edinin. Örneğin günde bir saatliğine açık havada egzersiz yapabilirsiniz. Bu şekilde dış dünyaya “risk” almadan kendinizi alıştırmış olacaksınız. Ayrıca ilaç tedavileri kadar etkili olmasa da birçok araştırma fiziksel egzersizin anksiyete (kaygı) ve depresyon düzeylerini azalttığını göstermiştir. Tersinden bir bakış açısıyla sokağa çıkma yasağında azalan fiziksel aktivitenin de hastalarımızdaki kaygı ve depresyon düzeylerinin artmasında katkısı olmuş olabilir.

Normalleşme sürecinin gerçekçi nedenlerle de yavaş bir süreç olacağını hatırlamakta fayda var. Virüs tehlikesi tamamen ortadan kalkmadan dış ortamda sosyal mesafe kurallarına uymaya devam edeceğiz. Ayrıca işiniz müsaade ediyorsa en azından yarı zamanlı olarak online ortamda işinizi sürdürmeniz yavaş geçiş sürecinde alınması gereken bir önlemdir. Kaygının tehlikelere karşı bir sinyal olduğunu ve bizi korumak için var olduğunu hatırlatmak isterim. Üstüne gitme (exposure / maruz bırakma) kaygı bozukluklarında kullandığımız bir tedavidir. Ancak maruz bırakma yavaş bir süreçtir ve hiçbir zaman hastayı gerçek tehlikelere açık hale getirecek şekilde yapılmamalıdır.

Eğer yavaş da olsa “yeni normal”e uyum sağlayamıyorsanız kaygınız için profesyonel yardım almanızda fayda var. Online terapi ya da online psikiyatri yardımı için www.terapistim.com sitesine başvurabilirsiniz. Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız online reçete ile ilaç tedaviniz düzenlenebilir. Eğer Türkiye dışında bir ülkede yaşıyorsanız, İngilizce olarak yazacağımız bir hasta özetiyle yaşadığınız ülkedeki aile hekimine (general practitioner) giderek reçetenizi resmileştirmesini isteyebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy